Land degradation has a long history and a significant effect on land management. Long-term changes in land use are among the important mechanisms of the land degradation process. According to the land use evolution, the main goal of this study is to determine the level of land degradation within the land use types by using the Environmentally Sensitive Areas (ESA) Index, and the Normalized Difference Vegetation Index in the Gulf of Edremit. The methods presented in this study can easily be applied to identify forces driving the land degradation from a small basin to regional scale for mitigation of desertification in sub-humid Mediterranean environmental conditions. The ESAs are calculated according to land use types within the context of soil, climate, vegetation, and management, through their special characteristics, and their interactions with each other. The main results, assessed with the proposed land degradation, showed that approximately 30% of the total study area is critically sensitive to degradation, and 50% of the study area is fragile. The ratio of critical areas in settlement areas and agricultural areas was found to be quite high, especially in coastal areas. The most striking result is that one-half of the forests were found to be fragile. The spatial variability of land degradation should be an important component of land use management to ensure environmental sustainability, especially in the Aegean coastal area.
Arazi bozulumunun arazi kullanım türlerine göre değerlendirilmesi: Edremit Körfezi örneği, Türkiye
Arazi bozulmasının uzun bir geçmişi ve arazi yönetiminde önemli bir yanı vardır. Arazi kullanımında uzun vadeli değişiklikler arazi bozulma sürecinin önemli mekanizmaları arasındadır. Bu çalışmanın amacı arazi kullanımındaki değişimlere göre Edremit Körfezi'nde ÇDAİ (Çevresel Duyarlılık Alan İndeksi) ve NFBİ (Normalleştirilmiş Fark Bitki İndeksi) kullanılarak arazi kullanım tiplerine göre arazi bozulma seviyesini belirlenmesidir. Bu çalışmada kullanılan yöntemler, yarı-nemli Akdeniz koşullarında çölleşmeyi azaltmak için yerel düzeyde arazi bozulumundaki itici güçleri tanımlamak ve belirlemek için oldukça uygun olduğu bilinmektedir. ÇDAİ ile toprak kullanım tiplerine göre toprak, iklim, bitki örtüsü ve arazi yönetimi bağlamında bir çok özellik ve bunlar arasındaki etkileşimlerden yararlanılarak hesaplanmaktadır. Bu çalışmada elde edilen temel sonuçlar, toplam çalışma alanının yaklaşık %30'unun kritik derecede ve %50'sinin kırılgan düzeyde çevresel duyarlılığa sahip olduğu göstermektedir. Yerleşim bölgeleri, tarım alanları ve kıyı kesiminde çevresel duyarlılık düzeyinin oldukça yüksek olduğu tespit edilmiştir. Çalışmadaki en çarpıcı sonuçlardan biri orman arazilerinin yarısının çevresel duyarlılık açısıdan kırılgan düzeyde olduğu belirlenmiştir. Arazi bozulumunun mekansal değişkenliği dikkate alındığında, özellikle Ege kıyıalrında başta orman ekosistemi olmak üzere çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması konusunda en önemli itici etkenin arazi yönetimi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.